KAYMAKAMLIK SINAVI SORULARI VE ÇÖZÜMERİ
6 Aralık 2025 Kaymakamlık Sınavının Hukuk Bölümünün Çözümlerini İnceleyebilirsiniz.
1-) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 3. maddesinde Mahkemenin görev ve yetkileri hüküm altına alınmıştır. İlgili kanun maddesine göre; siyasi partilerin mali denetimini yapmak, kapatılma davalarına bakmak, kendi üyeleri arasından Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanını seçmek ve Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak Anayasa Mahkemesinin asli görevlerindendir.
Ancak C seçeneğinde verilen "Adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümleri incelemek" ifadesi, Anayasa Mahkemesinin değil, adli yargı mercilerinin nihai inceleme yeri olan Yargıtay’ın temel görevidir. Anayasa Mahkemesi olağan bir temyiz mercii değildir.
cevap: C
2-) 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 12/A maddesi seçim ittifakını düzenlemektedir. İlgili maddeye göre, seçimlere katılma yeterliliği taşıyan siyasi partilerin ittifak yaparak seçime katılmaları mümkündür; bu nedenle birinci öncül doğrudur.
Ancak ittifak süreci yasama organı ile değil, seçimlerin yönetimiyle görevli olan yargı mercileri ile yürütülür. Siyasi partilerin hazırladıkları ittifak protokolünü TBMM Başkanlığına değil, Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) teslim etmeleri gerekir. Ayrıca kanun, protokolün teslim süresini "bir ay" gibi uzun bir süre olarak değil, seçim takviminin başlangıcından itibaren en geç yedi gün olarak belirlemiştir. Bu nedenle protokolün TBMM'ye verileceği ve sürenin bir ay olduğu yönündeki II. ve III. ifadeler yanlıştır.
cevap: A
3-) 1982 Anayasası’na göre Bütçe Kanunu, yapılış usulü bakımından diğer kanunlardan farklı özellikler gösterse de yargısal denetim dışında değildir. Bütçe Kanunları aleyhine Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılabilir. E seçeneğindeki "iptal davası açılamaz" ifadesi hukuken yanlıştır.
Genellikle karıştırılan husus, Cumhurbaşkanının "geri gönderme" (veto) yetkisidir. Anayasa'nın 89. maddesine göre Cumhurbaşkanı, yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderebilir ancak Bütçe Kanunu bu kuralın istisnasıdır ve Meclise geri gönderilemez. Yani Bütçe Kanunu veto edilemez (C şıkkı doğrudur) ama Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilir (E şıkkı yanlıştır). Diğer şıklarda yer alan bütçe teklifinin sunulması ve görüşülme usulleri Anayasa'nın 161. maddesine uygundur.
cevap: E
4-) TBMM İçtüzüğü ve Anayasa hükümleri çerçevesinde siyasi parti gruplarının yetkileri ve yasakları değerlendirildiğinde;
TBMM İçtüzüğü’nün 70. maddesine göre; Cumhurbaşkanı yardımcıları veya bakanların, siyasi parti gruplarının veya en az 20 milletvekilinin yazılı istemi üzerine Genel Kurulda kapalı oturum yapılması istenebilir. Bu yetki gruplara tanındığı için I. öncül doğrudur.
Ancak Anayasa’nın 94. maddesi gereğince, Meclis Başkanı'nın tarafsızlığını korumak amacıyla siyasi parti grupları Meclis Başkanlığı için aday gösteremezler; adaylık başvuruları milletvekilleri tarafından bireysel olarak yapılır. Bu sebeple II. öncül yanlıştır.
Aynı şekilde, Anayasa gereği Meclis soruşturması gibi konular, bakanların cezai sorumluluğuna ilişkin yargısal bir nitelik taşıdığından, milletvekillerinin hiçbir baskı altında kalmadan vicdani kanaatlerine göre oy kullanmaları esastır. Bu nedenle siyasi parti gruplarında Meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. Dolayısıyla III. öncül de yanlıştır.
5-) 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu ve Anayasa'nın 101. maddesi uyarınca seçim süreci şu şekilde işler:
İlk turda geçerli oyların salt çoğunluğunu (50%+1) alan aday çıkmadığı için seçim ikinci tura kalır.
I. Öncül (Doğru): İkinci tura, ilk turda en çok oy almış iki aday katılır. Tabloya göre K (%47) ve L (%39) en çok oyu alan iki adaydır. İkinci turda geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.
II. Öncül (Doğru): İkinci tura katılmaya hak kazanan adaylardan birinin (K veya L) herhangi bir nedenle seçime katılmaması (ölüm, çekilme vb.) hâlinde; ikinci tur, boşalan adaylığın birinci turdaki sıraya göre ikame edilmesi (yerine diğerinin geçmesi) suretiyle yapılır. Yani K veya L'den biri çekilirse, sıradaki en yüksek oyu alan M adayı (%9) boşalan yere geçer.
III. Öncül (Yanlış): Eğer adayların çekilmesi sonucu ikinci tura tek aday kalırsa, seçim ertelenmez veya 90 gün sonra yenilenmez. Bu durumda oylama, referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu alırsa Cumhurbaşkanı seçilir.
Bu nedenle I. ve II. ifadeler doğru, III. ifade yanlıştır.
cevap: C
6-) Soru, idare hukukunun en temel konularından biri olan "Anayasa'dan doğrudan kaynaklanan kamu tüzel kişiliği" konusunu ölçmektedir. 1982 Anayasası'nda bazı kurumların kamu tüzel kişiliğine sahip olduğu açıkça belirtilmiştir. Anayasa koyucu bu kurumları özel olarak koruma altına aldığından, kanunla bu kurumların tüzel kişiliği kaldırılamaz.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 1982 Anayasası'nın 134. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metninde açıkça; "Atatürkçü düşünceyi... yaymak... amacıyla... kamu tüzelkişiliğine sahip... Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu kurulur" hükmü yer almaktadır. Bu nedenle TBMM, çıkaracağı bir kanunla bu kurumun tüzel kişiliğini kaldırıp onu bir bakanlığa bağlayamaz; yaparsa Anayasa Mahkemesi bu kanunu Anayasa'nın 134. maddesine aykırılık gerekçesiyle iptal eder.
Diğer seçeneklere bakıldığında; Diyanet İşleri Başkanlığı (A şıkkı), Anayasa'nın 136. maddesine göre "genel idare içinde" yer alır, yani ayrı bir kamu tüzel kişiliği yoktur, Devlet Tüzel Kişiliği içindedir. Milli Güvenlik Kurulu (B şıkkı) anayasal bir kurul olsa da tüzel kişiliği anayasal olarak düzenlenmemiştir. Bu yüzden soruda bahsedilen kurum Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'dur.
cevap: C
7-) 1982 Anayasası'nın 84. maddesi uyarınca; Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin üyeliğinin düşmesine karar verilebilir. Bu süreçte öncelikle durumun Meclis Başkanlık Divanı tarafından tespit edilmesi gerekir.
Başkanlık Divanının tespiti üzerine konu Genel Kurulda görüşülür. Anayasa, devamsızlık nedeniyle milletvekilliğinin düşürülmesi kararının alınabilmesi için özel bir karar yeter sayısı öngörmüştür. Buna göre karar, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile verilebilir. Günümüzde TBMM üye tamsayısı 600 olduğundan, üye tamsayısının salt çoğunluğu (yarıdan bir fazlası) 301 milletvekiline tekabül eder. Dolayısıyla Genel Kurul bu kararı en az 301 oyla verebilir.
cevap: C
8-) 1982 Anayasası'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13. maddesi, 2001 yılında köklü bir değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklik ile madde metnine yeni güvence ölçütleri eklenirken, bazı ifadeler de metinden çıkarılmıştır.
2001 değişikliği ile maddeye eklenen kriterler şunlardır:
Hakkın özüne dokunulmaması,
Sınırlamanın laik Cumhuriyet'in gereklerine aykırı olmaması (A şıkkı eklendi),
Sınırlamanın ölçülülük ilkesine aykırı olmaması (D şıkkı eklendi).
Hem 2001 öncesinde var olan hem de sonrasında korunan kriterler ise; "Anayasanın sözüne ve ruhuna uygunluk" (E şıkkı) ve "Demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk"tur (C şıkkı).
Ancak, 2001 öncesi metinde yer alan "sınırlamanın öngörüldüğü amaç dışında kullanılamaması" ibaresi, 2001 değişikliğiyle madde metninden çıkarılmıştır. Bu ifade yerine daha modern ve kapsamlı bir güvence olan "ölçülülük ilkesi" getirilmiştir. Bu nedenle cevap B seçeneğidir.
9-) 1982 Anayasası'nın 106. maddesine göre, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla Meclis soruşturması açılabilir. Soruşturma komisyonu raporunu verdikten sonra, Genel Kurulda yapılan görüşmelerin ardından Yüce Divan'a sevk oylaması yapılır.
Anayasa, bir bakanın Yüce Divan'a sevk edilebilmesi için üye tamsayısının üçte ikisinin (2/3) gizli oyu gerektiğini hükme bağlamıştır. Bu "nitelikli çoğunluk" aranan bir durumdur ve toplantıya katılan sayısına (570 kişi olmasına) bakılmaksızın bu sabit sayıya ulaşılması şarttır.
TBMM üye tamsayısı 600 olduğuna göre; 600 x 2/3 = 400 milletvekilinin kabul oyu gerekir.
Dolayısıyla toplantıya kaç kişi katılırsa katılsın, Yüce Divan'a sevk kararı en az 400 oyla alınabilir.
cevap: E
10-) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesi, bireysel başvuru süresini ve usulünü düzenler. Kanuna göre; bireysel başvurunun, olağan yargı yolları tüketildikten sonra, bu konudaki nihai kararın kişiye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması şarttır.
Bu süre hak düşürücü bir süredir. Eğer kişi mücbir bir sebep (ağır hastalık, doğal afet vb.) nedeniyle bu 30 günlük süreyi kaçırırsa, mazeretin kalktığı tarihten itibaren 15 gün içinde mazeretini belgeleyerek başvuruda bulunabilir. Ancak soruda "kural olarak" sorulduğu için genel başvuru süresi olan 30 gün esas alınır.
cevap: C
11-) 1982 Anayasası’nın 84. maddesine göre; milletvekilliğinin "kesin hüküm giyme" veya "kısıtlanma" (hacir altına alınma) hallerinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının TBMM Genel Kuruluna bildirilmesiyle gerçekleşir.
Bu durumda Meclis Genel Kurulu'nda ayrıca bir oylama yapılmasına veya karar alınmasına gerek yoktur. Bildirim işlemi kurucu bir işlemdir; yani mahkeme kararı kesinleşmiş olsa bile, bu karar Genel Kurul kürsüsünden okunup bilgiye sunulmadıkça milletvekilliği sıfatı sona ermez. Bildirim anında üyelik kendiliğinden düşmüş olur.
cevap: D
12-) TBMM Üye Tamsayısı: 600
A Partisi (160) + B Partisi (272) = 432 Milletvekili yapar.
Seçeneklerin analizi:
B Seçeneği (Doğru): Anayasa değişikliği tekliflerinin kabulü için iki farklı çoğunluk aralığı vardır. Eğer kabul oyları üye tamsayısının üçte ikisine (400 ve üzeri) ulaşırsa, Cumhurbaşkanı değişikliği referanduma götürmek zorunda değildir, doğrudan onaylayabilir (isterse yine götürebilir ama zorunluluk kalkar). A ve B partilerinin toplamı 432 olduğu için 400 barajını aşmışlardır. Bu sayı, referandumsuz onay yetkisi veren aralıktadır.
Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğu:
A Seçeneği (Yanlış): Anayasa değişikliği teklif edebilmek için üye tamsayısının 1/3'ünün (200 milletvekili) imzası gerekir. C+D+E partilerinin toplamı (38+71+54) 163 eder. 200'ün altında kaldığı için teklif veremezler.
C Seçeneği (Yanlış): Genel veya özel af ilanı için üye tamsayısının 3/5 çoğunluğu (360 oy) gerekir. B ve C partilerinin toplamı (272+38) 310 eder. 360'a ulaşamadıkları için af kanunu çıkaramazlar.
D Seçeneği (Yanlış): Meclis soruşturması açılmasını isteyebilmek (önerge vermek) için dahi üye tamsayısının salt çoğunluğu (301 imza) gerekir. A ve C partilerinin toplamı (160+38) 198 eder. Bu sayı önerge vermek için bile yetersizdir.
E Seçeneği (Yanlış): Siyasi parti grubu kurmak için 20 milletvekili gerekir. 5 bağımsız milletvekili varsa, grup kurmaları için 5 değil, 15 milletvekiline daha ihtiyaçları vardır.
cevap: B
13-) d'Hondt sistemi, bir seçim çevresinde partilerin aldıkları oyların sırasıyla 1'e, 2'ye, 3'e (ve milletvekili sayısı bitene kadar devam eden tamsayılara) bölünmesi ve ortaya çıkan payların büyükten küçüğe sıralanarak milletvekillerinin dağıtılması esasına dayanır.
Soruda 5 milletvekili seçileceği belirtilmiştir. Hesaplamayı adım adım yapalım:
İlk Dağıtım (Oylar 1'e bölünür):
Y Partisi: 40.000 (En yüksek oy, 1. vekili alır)
X Partisi: 30.000
Z Partisi: 25.000
T Partisi: 10.000
İkinci Dağıtım (Y'nin oyu 2'ye bölünür: 40.000/2 = 20.000):
X Partisi: 30.000 (Şu anki en yüksek oy, 2. vekili alır)
Z Partisi: 25.000
Y Partisi: 20.000
T Partisi: 10.000
Üçüncü Dağıtım (X'in oyu 2'ye bölünür: 30.000/2 = 15.000):
Z Partisi: 25.000 (Şu anki en yüksek oy, 3. vekili alır)
Y Partisi: 20.000
X Partisi: 15.000
T Partisi: 10.000
Dördüncü Dağıtım (Z'nin oyu 2'ye bölünür: 25.000/2 = 12.500):
Y Partisi: 20.000 (Şu anki en yüksek oy, 4. vekili alır)
X Partisi: 15.000
Z Partisi: 12.500
T Partisi: 10.000
Beşinci Dağıtım (Y'nin oyu 3'e bölünür: 40.000/3 ≈ 13.333):
X Partisi: 15.000 (Şu anki en yüksek oy, 5. vekili alır)
Y Partisi: 13.333
Z Partisi: 12.500
T Partisi: 10.000
Sonuç: Bu hesaplamaya göre milletvekili dağılımı şöyle oluşur:
X Partisi: 2 Milletvekili
Y Partisi: 2 Milletvekili
Z Partisi: 1 Milletvekili
T Partisi: 0 Milletvekili
Bu dağılım C seçeneğinde (X:2, Y:2, Z:1) doğru olarak verilmiştir.
cevap: C
14-) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 57. maddesi, parti disiplin cezalarına karşı yargı yolunu düzenlemektedir. Siyasi partiler, hukuki nitelikleri gereği "özel hukuk tüzel kişileri" olduklarından, üyelik ve disiplin işlemleri idari yargının (İdare Mahkemesi) değil, adli yargının görev alanına girer.
Kanuna göre; partiden kesin çıkarma cezası verilen bir milletvekili veya üye, parti içi itiraz yollarını tükettikten sonra, bu karara karşı Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Mahkeme bu itirazı inceleyerek kesin karara bağlar. Dolayısıyla görevli mahkeme ne idari yargıdır ne de ceza mahkemeleridir; görevli merci Asliye Hukuk Mahkemesidir.
cevap: D
15-) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesi, ihlal kararlarının sonuçlarını düzenler. Buna göre; Anayasa Mahkemesi bir ihlal tespit ettiğinde, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmeder. Eğer tespit edilen hak ihlali bir mahkeme kararından kaynaklanıyorsa, Anayasa Mahkemesi ihlali gidermek amacıyla yeniden yargılama yapılması için dosyayı ilgili mahkemeye (kararı veren yerel mahkemeye veya ilgili yargı merciine) gönderir.
cevap: B
16-) 1982 Anayasası'nın 159. maddesine göre Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK); on üç üyeden oluşur ve iki daire halinde çalışır. Üyelerin görev süresi dört yıldır.
Ancak D seçeneğindeki "Süresi biten üyeler bir kez daha seçilemez" ifadesi yanlıştır. Anayasa'nın ilgili hükmü açıkça "Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir" demektedir. Yani bir üyenin tekrar seçilmesinin önünde anayasal bir engel yoktur.
cevap: D
17-)
I. Öncül (Doğru): Anayasa'nın 93. maddesinin 2. fıkrasına göre; "Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir."
II. Öncül (Doğru): Anayasa'nın 93. maddesinin 1. fıkrasına göre; "Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır."
III. Öncül (Doğru): Anayasa'nın 93. maddesinin son fıkrasına göre; "Ara verme veya tatil sırasında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez."
cevap: E
18-) 1982 Anayasası'nın 83. maddesi yasama dokunulmazlığını düzenler. Dokunulmazlık, milletvekillerinin keyfi veya asılsız ceza kovuşturmalarından korunarak yasama görevlerini serbestçe yapabilmelerini sağlar.
Maddenin 3. fıkrasına göre; Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır. Anayasa bu erteleme süresince hak kaybı olmaması için açıkça şu hükmü koymuştur: "Üyelik süresince zamanaşımı işlemez."
Yani milletvekili olduğu sürece zamanaşımı durur, vekillik bittikten sonra kaldığı yerden devam eder. E seçeneğindeki "zamanaşımı işlemeye devam eder" ifadesi Anayasa'nın bu açık hükmüne aykırıdır ve yanlıştır.
cevap: E
19-) II. Öncül (Doğru): Kaymakam, merkezi idarenin taşra teşkilatındaki temsilcisidir (Devlet tüzel kişiliği içindedir). Köy muhtarı ise mahalli idare olan "Köy Tüzel Kişiliği"nin başıdır. İdare hukukunda, biri devlet tüzel kişiliğinde diğeri ayrı bir kamu tüzel kişiliğinde olan iki makam arasında hiyerarşi ilişkisi olamaz. Aralarındaki ilişki "İdari Vesayet" ilişkisidir. Bu nedenle II. ifade doğrudur.
I. Öncül (Yanlış): İdari vesayet yetkisi istisnai bir yetkidir ve kanunla sınırlıdır. Vesayet makamı (burada Kaymakam), vesayeti altındaki mahalli idarenin (Köyün) kararını onaylayabilir, reddedebilir veya (bazı durumlarda) yeniden görüşülmek üzere geri gönderebilir. Ancak vesayet makamı, yerinden yönetim kuruluşunun yerine geçerek, onun adına resen (kendiliğinden) karar alamaz. "Yerine geçip karar verme" yetkisi hiyerarşik denetimde dahi sınırlıyken, vesayet denetiminde kesinlikle yoktur.
III. Öncül (Yanlış): Kaymakamın köy üzerindeki vesayet yetkisi sadece "imece" kararlarıyla sınırlı değildir. Köy bütçesinin onaylanması, salma (köy vergisi) kararları, köyün mallarının satışı gibi birçok konuda Kaymakamın denetim ve onay yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle "sadece imece" ifadesi yanlıştır.
cevap: B
20-) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 62. maddesi, devlet memurlarının atandıkları görev yerlerine ne zaman başlamaları gerektiğini (mehil müddeti) düzenler. Kanuna göre; ilk defa veya yeniden veyahut yer değiştirme suretiyle başka yerdeki görevlere atananlar, atama emirlerinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde o yere hareket ederek belli yol süresini izleyen iş günü içinde işe başlamak zorundadırlar.
Ancak madde metninde bu kuralın bir istisnasına yer verilmiştir. Kanun, savaş ve olağanüstü hallerde bu sürenin kısaltılabileceğini belirtmiş ve bu yetkiyi yürütmenin başı olan makama vermiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte yapılan mevzuat uyarlamaları neticesinde, bu yetki Cumhurbaşkanı'na aittir
cevap: A
21-) I. Öncül (Doğru): Kurum, istenen bilgi veya belgenin kopyalanması veya gönderilmesi için bir maliyet çıkarırsa, bu tutarı başvuru sahibine bildirir. Kanun açıkça; "Maliyet tutarının bildirilmesiyle 15 iş günlük süre kesilir" hükmünü içerir. Yani kurum cevap vermek için işleyen süreyi, ücret ödenene kadar durdurmuş olur.
II. Öncül (Doğru): Başvuru sahibi, kendisine bildirilen maliyet tutarını 15 iş günü içinde ödemezse, kanun gereği talebinden vazgeçmiş sayılır. Ahmet süresi içinde ödeme yapmadığı için bu hüküm uygulanır.
III. Öncül (Yanlış): Bilgi edinme başvurusu sadece elektronik ortamda yapılmaz. Kanunun 6. maddesine göre başvuru; dilekçe ile (yazılı olarak) veya elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla yapılabilir. "Sadece elektronik ortam" ifadesi yanlıştır.
cevap: D
22-) İdare hukukunda, idarenin kendi iç işleyişini düzenlemek, personeline mevzuatın nasıl uygulanacağını göstermek veya alt birimlere talimat vermek amacıyla yaptığı işlemlere "İç Düzen İşlemleri" denir.
Soruda verilen metinde geçen;
"Teşkilata mevcut mevzuat anlayışını bildiren",
"Hareket tarzlarını gösteren",
"Üçüncü şahısların (vatandaşların) hak ve menfaatlerini ihlal etmeyen",
"İdari dava konusu olamayan" ifadeleri, iç düzen işlemlerini (örneğin; genelge, sirküler, iç talimat vb.) tanımlamaktadır.
Bu işlemler, kural olarak idarenin dışına taşmadığı ve vatandaşların hukukunu doğrudan etkilemediği (icrailik vasfı taşımadığı) için iptal davasına konu edilemezler. Ancak bir iç düzen işlemi, üçüncü kişilerin haklarını etkiler hale gelirse o zaman dava konusu olabilir; soruda "ihlal etmeyen" dendiği için saf iç düzen işleminden bahsedilmektedir.
CEVAP: B
23-) Bu soru, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un seçim sistemlerini belirleyen hükümlerine dayanmaktadır.
Kanun'a göre yerel seçimlerde iki temel sistem uygulanır:
Çoğunluk Sistemi: En çok oyu alan adayın kazandığı sistemdir.
Uygulandığı yerler: Belediye Başkanlığı, Mahalle/Köy Muhtarlığı seçimleri.
Nispi Temsil Sistemi: Oyların partiler arasında oranlanarak sandalye dağıtıldığı sistemdir (D'Hondt usulü kullanılır).
Uygulandığı yerler: İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelikleri.
Neden "Onda Birlik Baraj"? İlgili Kanun'un 23. maddesi gereğince; İl genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde, o seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların onda birini (%10) alamayan siyasi partiler veya bağımsız adaylar, meclis üyeliği kazanamazlar. Bu nedenle uygulanan sistemin tam adı **"Onda birlik baraj uygulamalı nispi temsil sistemi"**dir.
cevap: C
24-) İdari işlemlerde sebep, idareyi işlem yapmaya yönelten eylem veya durumdur (burada memurun işlediği suç). Konu ise işlemin doğurduğu hukuki sonuçtur (burada verilen disiplin cezası).
Soruda mahkeme, memurun fiillerinin "sabit olduğunu" belirtmiştir. Yani ortada bir suç (sebep) vardır ve bu sebep gerçektir. Dolayısıyla işlemin sebep unsurunda bir sakatlık (olmamış bir şeyi olmuş gibi gösterme durumu) yoktur.
Sakatlık, idarenin bu sebebe (suça) karşılık seçtiği sonuçta, yani cezada yatmaktadır. İdare, takdir yetkisini kullanırken suç ile ceza arasındaki dengeyi gözetmemiş ve fiile göre çok ağır bir sonuç (ceza) belirlemiştir. İşlemin doğurduğu sonuç (ceza) hukuka aykırı olduğu için, işlem konu unsuru yönünden sakat kabul edilir.
cevap: D
25-) Kamulaştırma Kanunu'nun 6. maddesine göre, kamu yararı kararı verebilen merciler ve bu kararları onaylayacak makamlar açıkça belirtilmiştir.
Köy yararına yapılan kamulaştırmalarda süreç şu şekildedir:
Karar Merci: Kamu yararı kararını Köy İhtiyar Kurulu alır.
Onay Merci: Bu kararın geçerli olabilmesi için idari vesayet makamının onayı gerekir. Kanun burada bir ayrım yapar:
Eğer köy ilçeye bağlıysa onay mercii Kaymakam'dır.
Eğer köy il merkezine (merkez ilçeye) bağlıysa onay mercii Vali'dir.
Sorudaki Durum: Soruda, Köroğlu köyünün "Kars ilinin Sarıkamış ilçesine bağlı" olduğu belirtilmiştir. Köy bir ilçeye (Sarıkamış'a) bağlı olduğu için, ihtiyar kurulunun aldığı kamu yararı kararını onaylamaya yetkili makam Sarıkamış Kaymakamı'dır.
cevap: A
26-) İdarenin faaliyetleri iki şekilde ortaya çıkar:
İdari İşlem (Hukuki Tasarruf): İdarenin hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamalarıdır (Örn: Atama kararı, yönetmelik çıkarma, yıkım kararı alma).
İdari Eylem (Maddi Tasarruf): İdarenin dış dünyada değişiklik meydana getiren fiziki hareketleri, eylemleri veya tutumlarıdır.
Danıştay’ın tanımına göre; eğer bir faaliyet, bir karar (irade beyanı) olmaksızın sadece bir "hareket" veya "olay" olarak gerçekleşiyorsa (örneğin; belediye aracının yolda giderken kaza yapması, doktorun ameliyatta hata yapması, polisin gösteriye müdahalesi sırasındaki fiziki eylemi), bu bir İdari Eylemdir.
cevap: C
27-) I. Genel emir çıkarmak ve ilan etmek: (YANLIŞ)
5442 sayılı Kanun'a göre "Genel Emir" çıkarma yetkisini açıkça Vali'ye vermiştir (Madde 9 ve Madde 11/C). Vali, il sınırları içinde huzur ve güvenliği sağlamak için genel emirler çıkarabilir.
Kaymakamın görevleri arasında "Genel Emir" çıkarmak açıkça sayılmamıştır. Kaymakam, kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarını ilan eder ve uygular; ancak genel nitelikte düzenleyici bir emir çıkarma yetkisi (istisnai haller dışında) Valiye aittir.
II. Halkın askerlik işlemleri hakkındaki müracaat ve şikâyetlerini kabul etmek: (DOĞRU)
5442 sayılı Kanun'un 31. maddesinin (F) fıkrasında açıkça şöyle yazar: "Kaymakam, halkın askerlik muameleleri hakkındaki müracaat ve şikayetlerini kabul eder ve askerlik şubelerine ve dairelerine yazar."
III. Cumhuriyet Bayramı'nda ilçede yapılacak resmî törenlere başkanlık yapmak: (DOĞRU)
5442 sayılı Kanun'un 31. maddesinin (A) fıkrasında Kaymakamın genel konumu tanımlanırken şu ifade geçer: "Kaymakam... ilçede yapılacak resmi törenlere başkanlık yapar."
Cumhuriyet Bayramı törenleri de resmi tören kapsamındadır ve ilçedeki tören başkanı Kaymakamdır.
cevap: D
28-) B şıkkında "başvuru ücretini ödemek şartıyla" ifadesi yer almaktadır. Ancak 6328 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 3. fıkrası çok nettir: "Kuruma başvurulardan hiçbir ad altında ücret alınmaz."
Kamu Denetçiliği Kurumu'nun (KDK) temel amacı, vatandaşın idare karşısında hak aramasını kolaylaştırmak olduğu için, başvurular tamamen ücretsizdir. Kaymakamlıklar aracılığıyla başvuru yapılabilir (bu kısım doğrudur), ancak ücret şartı ifadesi şıkkı yanlış hale getirir.
cevap: B
29-) Emanet Usulü (Doğrudan İşletme): Kamu hizmetinin, idarenin kendi personeli, kendi araç-gereçleri ve kendi mali kaynakları ile bizzat kendisi tarafından yürütülmesidir. Kar amacı güdülmez, kamu yararı esastır. Örneğin; devlet hastanelerindeki sağlık hizmetleri, devlet okullarındaki eğitim hizmetleri veya belediyenin kendi temizlik işçileriyle çöp toplaması bu usule örnektir. Anayasa Mahkemesi'ne göre kamu hizmetlerinde "asıl ve olağan" olan yöntem budur.
cevap: A
30-) 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 58. maddesine göre; ihaleye fesat karıştırmak veya rekabeti engellemek gibi yasak fiil ve davranışlarda bulunanlar hakkında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilir. Kanun, bu kararı verme yetkisini ihaleyi yapan idarenin statüsüne göre belirlemiştir.
Kural şudur: Yasaklama kararları, ihaleyi yapan idarenin ilgili veya bağlı bulunduğu bakanlık tarafından verilir.
Soruda ihaleyi yapan kurum **"Karabük İl Özel İdaresi"**dir. İl özel idareleri, belediyeler ve köyler gibi mahalli idare birimleri, idari teşkilat yapısında İçişleri Bakanlığı ile ilişkilidir (vesayet denetimi ve idari bağlamda). Dolayısıyla, bir İl Özel İdaresi tarafından yapılan ihalede ortaya çıkan yasaklama gerektiren bir durumda, bu kararı vermeye yetkili makam İçişleri Bakanlığı'dır. İdare (Valilik/İl Özel İdaresi) durumu tespit eder ve bakanlığa bildirir, resmi yasaklama kararını ise Bakanlık verir.
cevap: B
31-) Fiil ve Ceza Tespiti: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesine göre; "Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek" fiili, Aylıktan Kesme cezasını gerektirir.
Yetkili Merci: Kanun'a göre Aylıktan Kesme cezası, memurun Disiplin Amiri tarafından verilir. Bu ceza için Disiplin Kurulunun kararına veya görüşüne ihtiyaç yoktur.
Yanlış Olan Şık (A): A seçeneğinde cezanın "ancak disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra verilebileceği" ifade edilmiştir. Oysa Disiplin Kurulu kararı (daha doğrusu uygun görüşü), bir üst ceza olan "Kademe İlerlemesinin Durdurulması" cezası için gereklidir. Aylıktan kesme cezasını amir doğrudan verir ve uygular. Bu nedenle A şıkkı yanlıştır.
cevap: A
32-) 1982 Anayasası'nın "Kamulaştırma" başlıklı 46. maddesi metni incelendiğinde;
Taşınmazların "tamamını veya bir kısmını" ifadesi ile kısmi kamulaştırma (D),
"Bunların üzerinde idari irtifak kurmaya yetkilidir" ifadesi ile idari irtifak (E),
Bedelin "taksitle ödenmesini" öngören hükümler ile taksitlendirme (A),
Taksitlendirme durumunda veya kesinleşen bedelin ödenmesinde uygulanacak faiz (B), açıkça Anayasa metninde düzenlenmiştir.
Ancak; kamu yararına çalışan özel kişiler (örneğin imtiyazcı şirketler) lehine kamulaştırma yapılması, Anayasa'da doğrudan düzenlenen bir konu değildir. Anayasa'nın 46. maddesi kamulaştırma yapma yetkisini sadece "Devlet ve kamu tüzel kişilerine" vermiştir. Özel kişiler lehine kamulaştırma yapılabilmesi (idarenin onlar adına yapması), Anayasa'da değil, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda yer alan kanuni bir detaydır.
cevap: C
33-) I. Öncül (Yanlış): Memur A'nın işlediği iddia edilen "Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek" fiili, 657 sayılı Kanun'un 125/D-f maddesi uyarınca Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezasını gerektirir. Öncülde "aylıktan kesme" dendiği için bu ifade yanlıştır.
II. Öncül (Yanlış): 657 sayılı Kanun'da görevden uzaklaştırma tedbiri için "en çok 6 ay devam edebilir" şeklinde kesin bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. Görevden uzaklaştırma bir ihtiyati tedbirdir; soruşturma sonuçlanana veya görevden uzaklaştırmayı gerektiren sebepler ortadan kalkana kadar devam edebilir (ceza kovuşturması durumunda her 2 ayda bir gözden geçirilir). Bu nedenle bu ifade yanlıştır.
III. Öncül (Doğru): Memurun işlediği fiil (gerçeğe aykırı belge düzenlemek), Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezasını gerektirmektedir. 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin son fıkrasına göre; Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezası alan memurlar, 10 yıl boyunca daire başkanı, dengi ve daha üst düzey kadrolara (bölge müdürü, genel müdür vb.) atanamazlar. (Aylıktan kesme alanlar için bu süre 5 yıldır). A'nın alacağı ceza kademe durdurma olduğu için 10 yıllık yasak ifadesi doğrudur.
cevap: C
34-) 5326 sayılı Kabahatler Kanununa göre:
Madde 33 - (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
cevap: E
35-) I. Öncül (Doğru):
Anayasa'nın 137. maddesine göre; konusu suç teşkil eden bir emir, hiçbir suretle yerine getirilmez. Yazılı olarak ısrar edilse bile yerine getirilmez. Eğer yerine getirilirse, emri veren de yerine getiren de sorumluluktan kurtulamaz.
Olayda "sahte belge düzenlemek" Türk Ceza Kanunu'na göre suçtur. Memur M, yazılı emir olsa dahi bu suçu işlediği için cezai sorumluluktan kurtulamaz.
II. Öncül (Doğru):
4483 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre; ast memur ile üst memurun aynı fiile iştirak etmesi (birlikte suç işlemesi) halinde, soruşturma izni verme yetkisi üst memurun bağlı olduğu mercie aittir.
Burada Üst (Kaymakam) ve Ast (Memur) birlikte hareket etmiştir. Kaymakam için soruşturma izni vermeye yetkili merci İl Valisi olduğu için, ast memur (M) için de izni Vali verir.
III. Öncül (Doğru):
4483 sayılı Kanun uygulamasına göre; soruşturma izni vermeye yetkili merciin belirlenmesinde, memurun soruşturma sırasındaki durumu değil, suç tarihindeki görevi ve statüsü esas alınır. Olay tarihindeki hiyerarşik konum neyi gerektiriyorsa o merci yetkilidir.
cevap: E
36-) Bu soru, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu'nun il genel meclisi üyeliğinin sona ermesini düzenleyen 20. maddesine dayanmaktadır.
Kanun'a göre meclis üyeliği iki temel sebeple sona erer ve usulleri farklıdır:
Meclis toplantılarına katılmama (Devamsızlık): Özürsüz veya izinsiz olarak arka arkaya üç birleşim günü veya bir yıl içinde yapılan toplantıların yarısına katılmayan üyenin üyeliğinin düşmesine, İl Genel Meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla karar verir. (Bu durum B şıkkını eler).
Seçilme yeterliliğinin kaybedilmesi: Soru kökünde sorulan durum budur. 5302 sayılı Kanun'un 20. maddesi açıkça şu hükmü içerir: "İl genel meclisi üyeliğine seçilme yeterliliğini kaybedenlerin üyeliği, valinin bildirmesi üzerine Danıştay tarafından düşürülür."
cevap: D
37-) 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesine göre; Valiler, ilin genel idaresinden Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Aynı maddede açıkça belirtildiği üzere; Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevlerine ait işleri için valilere re'sen (doğrudan) emir ve talimat verirler.
B seçeneğindeki "Cumhurbaşkanı yardımcıları valilere resen emir ve talimat veremez" ifadesi, Kanun'un bu açık hükmüne aykırıdır. Mevcut idari sistemde bakanlar ve Cumhurbaşkanı yardımcıları, kendi görev alanlarıyla ilgili konularda valilere doğrudan emir verme yetkisine sahiptir.
cevap: B
38-) I. Öncül (Doğru): Kanun, idarenin trampa (takas) teklif edeceği kendi taşınmazı için bir şart koşmuştur. İdare, kamulaştırma bedeli yerine ancak kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmazlarını verebilir. Kamu hizmetine tahsisli mallar (örneğin okul, hastane binası) trampaya konu edilemez.
II. Öncül (Doğru): Trampa edilen taşınmazların bedelleri her zaman eşit olmayabilir. Kanun'a göre; eğer idarenin vereceği malın değeri ile kamulaştırma bedeli arasında bir fark varsa, bu fark taraflarca (duruma göre idare veya mal sahibi tarafından) nakit (peşin) olarak ödenir.
III. Öncül (Yanlış): Trampa yoluyla kamulaştırma, özü itibarıyla bir "anlaşma ve rıza" yöntemidir. Kanun maddesi açıkça "Mal sahibinin kabul etmesi halinde" ifadesini kullanır. Mal sahibinin rızası olmadan idare tek taraflı iradesiyle trampa yapamaz; rıza yoksa normal kamulaştırma (satın alma veya bedel tespiti davası) süreci işler.
cevap: D
39-) 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin "İdari Kurul, Konsey ve Komisyonlar" başlıklı Onsekizinci Kısmı (Madde 521 ve devamı), bakanlıklarla veya doğrudan Cumhurbaşkanlığı ile ilişkili çeşitli kurulları düzenler.
Bu bölümde sayılan ve düzenlenen kurullar şunlardır:
Göç Kurulu (İçişleri Bakanlığı ile ilişkili),
Toptancı Hal Konseyi (Ticaret Bakanlığı ile ilişkili),
Asgari Ücret Tespit Komisyonu (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilişkili),
Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu (Hazine ve Maliye Bakanlığı/SEDDK ile ilişkili).
Ancak; Ekonomik ve Sosyal Konsey, 1982 Anayasası'nın 166. maddesinde doğrudan düzenlenen anayasal bir kurumdur ve çalışma usulleri 4641 sayılı kendi özel kanunu ile belirlenmiştir. Bu nedenle, 1 sayılı CBK'nın idari kurulları düzenleyen ilgili maddesinde (Madde 521) yer alan bir yapı değildir; statüsü daha üstte, anayasal bir danışma organıdır.
cevap: C
40-) Görselde, Büyükelçi atamasına ilişkin bir işlem yer almaktadır. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle birlikte, Cumhurbaşkanı'nın işlemleri temel olarak iki başlık altında toplanmıştır:
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK): Genel, soyut ve sürekli kurallar koyan düzenleyici işlemlerdir (Kanun benzeri metinlerdir).
Cumhurbaşkanı Kararı: Bireysel, somut ve özel nitelikteki işlemlerdir.
Neden "Kararname" Değil de "Karar"? Büyükelçi, Vali, Genel Müdür gibi üst kademe kamu yöneticilerinin atanması; belirli bir kişiyle ilgili (bireysel) ve o ana özgü (somut) bir işlem olduğu için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile değil, Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılır.
cevap: D
41-) 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) "Hukuki bünye" başlıklı 4. maddesi, KİT'lerin tabi olduğu temel hukuk rejimini belirler.
Buna göre Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT);
Tüzel kişiliğe sahiptir.
Sorumlulukları sermayeleri ile sınırlıdır.
Bu KHK hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir.
Genel Muhasebe Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi değildir.
KİT'ler, ticari hayatta esnek hareket edebilmeleri amacıyla devletin katı ihale bürokrasisinden (Devlet İhale Kanunu'ndan) muaf tutulmuşlardır. Kendi alım-satım işlerini genellikle kendi iç yönetmelikleri veya istisnai hükümler çerçevesinde yürütürler. Bu nedenle C seçeneğindeki ifade yanlıştır.
cevap: C
42-) Kanun'un 1. maddesinin 2. fıkrasında, bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı kişiler ve kurumlar açıkça sayılmıştır (Tahdidi olarak belirtilmiştir). Buna göre;
Cumhurbaşkanı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyeleri,
Bakanlar
Yargı organları mensupları (Hakim ve Savcılar),
Üniversiteler (Akademik personel),
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensupları,
hakkında 5176 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz ve Kamu Görevlileri Etik Kurulu'nun bu kişiler üzerinde yetkisi yoktur.
cevap: D
43-) 1. Genel Kural: 2017 Anayasa değişikliği ile birlikte, 1982 Anayasası'nın 106. maddesi gereğince; bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilat yapısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile düzenlenir. Yani Cumhurbaşkanı, prensip olarak bir kararname ile herhangi bir bakanlığı kapatabilir veya yenisini kurabilir.
2. İstisna (Neden Adalet Bakanlığı?): Ancak, bir bakanlığın varlığı bizzat Anayasa'da açıkça öngörülmüş ve ona anayasal bir görev verilmişse, o bakanlık sadece CBK ile kaldırılamaz.
Anayasa'nın 159. maddesi, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK)'nu düzenler ve şöyle der: "Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır."
Ayrıca Anayasa'nın 118. maddesi, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) üyeleri arasında Adalet Bakanı'nı da sayar.
Anayasa, HSK'nın başkanlığını doğrudan Adalet Bakanı'na verdiği için; Adalet Bakanlığı'nın kaldırılması, Anayasa'nın 159. maddesinin işlevsiz kalmasına neden olur. Hiyerarşik olarak Anayasa, Kararname'den üstün olduğu için; Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Anayasa'da zorunlu kılınan bir makam (Adalet Bakanlığı) ortadan kaldırılamaz. Bunu yapabilmek için Anayasa değişikliği gerekir.
cevap: A
44-) Fiil ve Karşılığı Olan Ceza: Memur A'nın işlediği fiil **"Özürsüz olarak iki gün göreve gelmemek"**tir. 657 sayılı Kanun'un 125/C-b maddesine göre bu fiilin karşılığı Aylıktan Kesme cezasıdır. (Not: Soruda memurun "son kademede" olması kafa karıştırıcı bir detaydır. Eğer ceza "Kademe İlerlemesinin Durdurulması" olsaydı, son kademede olduğu için uygulanamaz ve brüt maaştan kesintiye dönüşürdü. Ancak burada ceza zaten en baştan "Aylıktan Kesme" olduğu için son kademede olması cezanın türünü değiştirmez.)
Cezayı Vermeye Yetkili Merci: Kanun'un 126. maddesine göre; Uyarma, Kınama ve Aylıktan Kesme cezaları doğrudan Disiplin Amiri tarafından verilir. Bu cezalar için Disiplin Kurulunun kararına veya uygun görüşüne ihtiyaç yoktur.
cevap: A
45-) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinde memurların görev türlerine göre hangi sınıflarda istihdam edileceği 12 başlık altında sayılmıştır.
Kanuna göre mevcut hizmet sınıfları şunlardır:
Genel İdare Hizmetleri Sınıfı
Teknik Hizmetler Sınıfı (Seçenek B'de var)
Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı
Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı
Din Hizmetleri Sınıfı
Emniyet Hizmetleri Sınıfı
Jandarma Hizmetleri Sınıfı (Seçenek D'de var)
Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfı
Yardımcı Hizmetler Sınıfı (Seçenek C'de var)
Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı (Seçenek E'de var)
Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfı
CEVAP: A
46-) 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 4. Maddesi, Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisini düzenler.
Çözüm ve Gerekçe:
Kararnamenin "Cumhurbaşkanlığı özel temsilcisi" başlıklı 4. maddesinin ilgili fıkrası şöyledir:
"Cumhurbaşkanı; özel bilgi ve uzmanlık gerektiren konularda, dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde özel bir görevi ifa etmek üzere özel temsilci görevlendirebilir. Bu şekilde görevlendirilenlere, bu görevleri süresince Cumhurbaşkanı tarafından büyükelçi unvanı verilebilir."
CEVAP: A
47-) 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununa göre:
Madde 59 – Gerek il gerek ilçe idare kurullarından kuruma dâhil olmıyan idare şubelerinin başkanları kendi idarelerine ait idari ve istişari işlerin görüşülmesinde üye sıfatiyle çağrılarak o iş hakkında gerekli izahatı verir ve oya katılırlar.
48-) Aşağıda yer alan kurum ve kuruluşlar Cumhurbaşkanlığına bağlı olup, kanunları ve/veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerindeki hükümlere tabidir.
a) Devlet Arşivleri Başkanlığı
b) Devlet Denetleme Kurulu
c) Diyanet İşleri Başkanlığı
d) İletişim Başkanlığı
e) Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
f) Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı
g) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı ğ) Savunma Sanayi Başkanlığı
h) Siber Güvenlik Başkanlığı
ı) Strateji ve Bütçe Başkanlığı
i) Türkiye Varlık Fonu
cevap: B
49-) Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı:
Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bakanlık için gerekli araç, gereç ve malzemenin temini ile ilgili hizmetleri yürütmek,
b) İhtiyaç duyulan bina ve arazinin kiralanma, satın alma işlemlerini yürütmek,
c) Valilik ve kaymakamlık binalarının yapımını programlamak, satın alma ile kiralanması işlemlerini yürütmek ve bunların onarımlarını yapmak,
ç) Temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve taşıma hizmetlerini yapmak,
d) Bakanın direktif ve emirlerini ilgililere duyurmak ve işlemlerini takip etmek, bakanlığın iç ve dış protokol hizmetlerini yürütmek,
e) Süreli evrakın zamanında işleme konulmasını sağlamak,
f) Bakanlığı ilgilendiren toplantı, brifing ve görüşmeleri düzenlemek, bunlara ait önemli not ve tutanakları düzenlemek ve ilgili birimlere duyurmak,
g) Genel evrak, arşiv ve haber merkezinin hizmet ve faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek, ğ) Bakan tarafından verilen diğer görevleri yapmak.
cevap: D
50-) 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 5. maddesinde Danıştay'ın karar organları sayılmıştır.
Buna göre Danıştay'ın karar organları şunlardır:
Daireler,
Danıştay Genel Kurulu,
İdari Dava Daireleri Kurulu,
Vergi Dava Daireleri Kurulu,
İçtihatları Birleştirme Kurulu,
Başkanlar Kurulu,
Yüksek Disiplin Kurulu.
CEVAP: D
51-) TODAİE (Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü): 1953 yılında kurulmuş köklü bir kamu yönetimi enstitüsüydü. Ancak, 9 Temmuz 2018 tarihli ve 703 sayılı KHK'nın 203. maddesi ile kapatılmıştır. Teşkilat kanunu yürürlükten kaldırılmış, görevleri ve personeli Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile ilgili üniversitelere devredilerek tüzel kişiliğine son verilmiştir. Yani kapatılmış ve aynı isimle yeniden düzenlenmemiştir.
CEVAP: C
52-) 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 20. maddesinde, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan 9 adet politika kurulu sayılmıştır. Bunlar şunlardır:
Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu
Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu
Ekonomi Politikaları Kurulu
Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu
Hukuk Politikaları Kurulu
Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu
Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu
Sosyal Politikalar Kurulu
Yerel Yönetim Politikaları Kurulu
CEVAP: A
53-) 6216 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 6. maddesinde, Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan "üst kademe yöneticileri" kontenjanından seçilebilecek unvanlar tahdidi (sınırlı) olarak sayılmıştır.
Kanuna göre bu unvanlar şunlardır:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı veya üyeleri,
Rektörler ve Dekanlar,
Bakan Yardımcıları,
Müsteşar ve Müsteşar Yardımcıları (eski unvanlar olsa da kanunda yer alır),
Büyükelçiler,
Valiler.
CEVAP: C
54-) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 35. maddesinde ihale usulleri tahdidi (sınırlı) olarak sayılmıştır:
Kapalı teklif usulü,
Belli istekliler arasında kapalı teklif usulü,
Açık teklif usulü,
Pazarlık usulü,
Yarışma usulü
CEVAP: D
55-) 5216 sayılı Kanun’a göre Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri, Büyükşehir Belediye Başkanının teklifi üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından atanır.
cevap: E
56-) 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun "Sınırların kesinleşmesi" başlıklı 6. maddesinin son fıkrası şu hükmü içerir:
"Kesinleşen sınırlar, zorunlu nedenler olmadıkça beş yıl süre ile değiştirilemez."
Bu hüküm, idari istikrarı sağlamak ve sürekli sınır değişikliği taleplerinin önüne geçmek amacıyla konulmuştur. Dolayısıyla cevap 5 yıldır.
cevap: B
57-) 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Bütçenin hazırlanması ve kabulü" başlıklı 62. maddesi şu şekildedir:
"Belediye başkanı tarafından hazırlanan bütçe tasarısı eylül ayının birinci gününden önce encümene sunulur ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderilir."
cevap: E
58-) Kısmi zamanlı çalıştırılacak personele ödenecek ücretin tespiti: Kanun'un 49. maddesinde personel rejimi düzenlenmiştir. Buna göre, avukat, mimar, mühendis gibi uzmanların kısmi zamanlı sözleşmeli olarak çalıştırılması durumunda ödenecek ücret, kanunda belirtilen tavanı aşmamak kaydıyla doğrudan belediye meclisi tarafından belirlenir. Kanun, meclisin bu kararı için mülki amirin veya bakanlığın ayrıca "onayını" şart koşmamıştır. Karar, meclis tarafından alındıktan sonra (başkanın veto hakkı süreci hariç) doğrudan kesinleşir ve uygulanır.
cevap: E
59-) İhtisas komisyonu toplantılarında oy kullanabilir (YANLIŞ): İl Genel Meclisi ihtisas komisyonları, meclis üyeleri arasından seçilir. Kanun'un 16. maddesine göre; dışarıdan çağrılan uzmanlar veya kamu görevlileri (Kaymakam gibi) komisyon çalışmalarına bilgi vermek amacıyla katılabilir, görüş bildirebilir ancak oy kullanamazlar. Oy hakkı sadece seçilmiş meclis üyelerine aittir.
cevap: E
60-) "İhtisas komisyonları, işaretle oylama suretiyle meclis üyeleri arasından seçilecek en az üç, en çok beş kişiden oluşur. Ancak, plan ve bütçe komisyonu ile imar ve bayındırlık komisyonu en çok yedi kişiden oluşur."
cevap: B
61-) 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu'nun 36. maddesi personel atamalarını düzenler. Kanuna göre:
"İl özel idaresi personeli, Vali tarafından atanır."
İl Genel Meclisi, ilin karar organıdır; ancak personel atama yetkisi yürütme organının başı olan Vali'ye aittir. Meclisin personel atama yetkisi yoktur.
cevap: A
62-) 1. Büyükşehir Belediyesi Sayısı: 30
Türkiye'de toplam 30 adet Büyükşehir Belediyesi bulunmaktadır. (Bunlar: Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Van.)
2. İl Özel İdaresi Sayısı: 51
6360 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme sonucunda; büyükşehir belediyesi olan illerde İl Özel İdaresi tüzel kişiliği kaldırılmıştır.
Bu nedenle hesaplama şu şekildedir:
Toplam İl Sayısı: 81
İl Özel İdaresi Kaldırılan (Büyükşehir Olan) İller: -30
Kalan İl Özel İdaresi Sayısı: 51
cevap: D
63-) Kent Konseyi Yönetmeliği Madde 8
Yönetmeliğin "Genel Kurulun Oluşumu" başlıklı 8. maddesinde, genel kurulun kimlerden oluşacağı tek tek sayılmıştır. Buna göre üyeler şunlardır:
Mahallin en büyük mülki idare amiri (Vali veya Kaymakam) veya temsilcisi, (D şıkkı var)
Belediye başkanı veya temsilcisi, (B şıkkı var)
Sayısı 10’u geçmemek üzere mülki idare amiri tarafından belirlenecek kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri,
Mahalle muhtarları,
Beldede teşkilatını kurmuş olan siyasi partilerin temsilcileri, (E şıkkı var)
Üniversitelerin temsilcileri (en az birer kişi), (A şıkkı var)
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar, noterler, barolar vb. temsilcileri,
Dernek ve vakıf temsilcileri,
Kent konseyi meclisleri ve çalışma gruplarının temsilcileri.
cevap: C
64-) 442 sayılı Köy Kanunu'nun 41. maddesi, muhtarların ve ihtiyar meclisinin görevlerini ihmal etmeleri durumundaki yaptırımları düzenler. Madde hükmü şöyledir:
"Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi köye ait işleri yapmazlarsa... Kaymakam veya Vali tarafından kendilerine kağıtla ihtar olunur. Bu ihtara rağmen işi görmezlerse muhtar veya ihtiyar meclisi üyeleri il veya ilçe idare kurulu kararı ile işten uzaklaştırılır.
cevap: E
65-) Kanunun 8. maddesi şöyledir: "Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer."
Yine aynı maddede itiraz süreci için şu ifade yer alır: "Valiliğe yapılan itirazlar en çok onbeş gün içinde karara bağlanır."
cevap: A
66-) İdare hukukunda merkezi idarenin, yerinden yönetim kuruluşları (belediyeler, köyler, üniversiteler, KİT'ler vb.) üzerindeki denetim yetkisine İdari Vesayet denir. İdari vesayet, hiyerarşiden farklı olarak istisnai bir yetkidir ve kanunla açıkça belirtilmesi gerekir.
Hiyerarşi: Aynı tüzel kişilik içindeki (örn: Bakanlık ile İl Müdürü) ast-üst ilişkisidir. Üst, asta emir ve talimat verebilir, işlemini değiştirebilir.
İdari Vesayet: Farklı tüzel kişilikler arasındaki (örn: Bakanlık ile Belediye) denetim ilişkisidir. Vesayet makamı, denetlediği kurumun özerkliğine saygı duymak zorundadır. Bu nedenle yerine geçerek işlem yapamaz ve emir/talimat veremez. Sadece yapılan işlemi onar, reddeder, yeniden görüşülmesini ister veya yargıya taşır.
cevap: D
DİĞER ALANLARIN ÇÖZÜMLERİ İÇİN DETAYLAR GELECEKTİR...


